Başkanlık sorununa tek maddelik çözüm
Fotoğraf: Envato
Üç yılı aşkındır bu köşede, her defasında biraz da uzun şekilde yazıyorum. Bugün biraz daha kısa yazacağım. Çünkü mesele çok dar, kısır ve kısa. (Burada yazdıklarım bile biraz uzun sayılır).
12 EYLÜL ANAYASASI BAŞKANLIK SİSTEMİDİR
Cumhurbaşkanlığı fiilen 12 Eylül’de “başkanlık” olmuştu zaten. Halk oylamasına gidilmesi ile Erdoğan fiilen aynı Kenan Evren, başka bir deyişle “başkan” (MGK Başkanı) oldu, hatta daha da ötesi “padişah” oldu zaten.
‘BAŞKANLIK’ İÇİN 12 EYLÜL ANAYASASI’NDAKİ ‘CUMHUR’ EKİNİN KALDIRILMASI YETERLİ
Mevcut 12 Eylül Anayasası otoriter rejimin ürünü idi. Kenan Evren “Milli Güvenlik Konseyi” ile ülkeyi yönetiyordu. Bu anayasa ve halk oylaması ile kendisini 7 yıllığına başkan yaptı. Buna rağmen; o bile Erdoğan kadar düşünememişti, otoriter rejime özgü sınırlı çoğulculuk içinde kalmıştı.
Bugün eğer başkanlık adı kullanılmak isteniyorsa mevcut Anayasa buna çok uygun. Tek maddelik bir öneri ile Anayasa ve yasalardaki “Cumhur” kısmının kaldırılması yeter artar, sistem zaten başkanlıktı, adı da başkanlık olmuş olur.
ERDOĞAN, KENAN EVREN’DEN DAHA FAZLA BAŞKAN
Kenan Evren bu anayasa ile ülkeyi yönetmişti. Erdoğan’a 12 Eylül Anayasası bile dar geliyor, Evren’in yetkileri bile az geliyor. Ötesini siz düşünün.
Totaliter arayışlara 12 Eylül Anayasası bile yeterli gelmiyor. Artık daha fazla “başkan” olunmak; bir nevi hilafet ile saltanatı birleştirecek bir padişahlık isteniyor.
ESKİSİ GİBİ VEYA DAHA KÖTÜSÜ OLMAYACAKSA YENİ BİR ANAYASA; ANCAK HALKÇA; ANCAK DEVRİMLE YAZILIR
Temsili demokrasiden, çoğu üyesinin adaylığı zaten başkanca belirlenen bir parlamentodan halkçı bir anayasa çıkması, mevcuttan da olmaktan gayri boş bir heyuladır. Gelecek olan daha fazla başkan (yarım veya tam padişahlık), daha fazla piyasa, daha fazla dincilik olacaktır.
Faşizmin padişahlıkla perçinlenmesi Arap Baharı gibi Anadolu Baharı’nı tetikleyebilir. Elbette aynısı olmayacaktır. Devrimler her zaman yenidir; birebir aynısı olmasa da eskisine benzer padişahlık veya şeriat olur; ama eskisi gibi yenilik bile olmaz, devrim hiç olmaz.
12 Eylül Anayasası’nı da şeriat, teokrasi, totalitarizm veya aynı anlama gelen padişahlık arayışlarını da aşarsa ancak halk aşar.
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44
- Tarihleri, çağları, problemleri karıştırmak: Ahilik de işletme de amaç ve işleyiş olarak okul değil 23 Ağustos 2024 04:46
- YKS, eğitim ve şehirler: Üniversitede resesyon, şehirde resesyon ve göç 16 Ağustos 2024 04:15